İshal mikrobunu, İslam alimi ve bilgini Akşemseddin tarafından keşfedilmiştir. Akşemseddin, Louis Pasteur'in yaklaşık 400 yıl sonra deneylerle ortaya koyduğu mikrobu, "Maddetü'l-Hayat" adlı eserinde yıllar öncesinden dile getirmiştir. Ayrıca bitkiler üzerinde de geniş araştırmalar yapmış ve o yıllarda binlerce kişinin ölümüne sebep olan bulaşıcı salgın hastalıklarla da yakından ilgilenmiştir. Bilimler tarihinde Akşemseddin, dini ilimlerde olduğu kadar tıbbi ilimlerde de büyük bilgiye sahipti. Hastalıkların teşhisini yanılmadan koyar ve ilacını da bizzat kendisi hazırlardı. Akşemseddin'in Tıbbi Bilgisi Akşemseddin, hekimlikte oldukça bilgiliydi. Bir gün vezir Halil Paşa'nın oğlu hastalanır. O zamanın ünlü hekimleri çağrılır ve tedavi etmeye çalışırlar. Kendilerine göre bir kısım ilaçlar hazırlarlar. Bu arada Akşemseddin de davet edilir. İçeriye girdiği anda saygıyla karşılanır. Akşemseddin'in ilk işi, hekimlerin nasıl bir teşhis koyduklarını ve ne gibi ilaçlar hazırladıklarını sormak olur. Daha sonra hastaya bir de kendisi bakar ve iyi bir şekilde muayene eder. Ancak teşhisi yanlış bulur. Verilen ilaçlar kullanılmamalıdır. Hekimler buna itiraz etseler de Akşemseddin hepsini susturur. Kendisi bir ilaç hazırlar ve çocuğa içirir. Çok geçmeden çocuk iyileşir ve hekimler şaşırıp kalır. Bitkiler ve Akşemseddin Akşemseddin, bitkiler üzerinde yaptığı araştırmalar ile hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geldiğini çok iyi bilirdi. Bitkilerden yaptığı ilaçlar birer harikaydı. Bu konuda öyle bir uzman olmuştu ki bitkiyi görür görmez hangi hastalığın ilacı olabileceğini hemen anlardı. Şöyle bir şey daha anlatılır; Akşemseddin bir ilaç yapmak için dağlardan bitki toplarken, bitkiler dile gelir ve "Ben şu hastalığa iyi gelirim" derlermiş. Akşemseddin'in keramet sahibi, Allah'ın sevgili bir kulu olduğu düşünüldüğünde bunun hiç de sıradan olmadığını kolaylıkla anlayabiliriz. Akşemseddin, bedeni hastalıkların olduğu kadar ruhi hastalıkların da usta bir hekimiydi. Kendisine "Tabibi ervah - Ruhların doktoru" derlermiş. O zamanın devrinde hastalar onun sığınağı olmuştur. Hastaları süratle sağlığına kavuşturmakla tanınırdı. Bu konudaki hüneri ve yeteneği dillere destan olmuştur. Keşfi Akşemseddin, bulaşıcı hastalıklara karşı çok araştırmalar yapmıştır. O zamanlar salgın hastalıklar sonucunda binlerce kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bu insanları eceline terk etmek olmazdı. Resulullah'ın hadisi ile ilgili "Her derdin devası vardır" bu bulunabilir. Hastalığın hangi yollarda bulaştığı tespit edilir ve ona göre tedavi edilirdi. Akşemseddin bu konuda çok hassas olduğu için sürekli araştırmalar yapardı. Sonunda "Maddet-ü'l Hayat" isimli tıp kitabında konu ettiği şu neticeye varmıştır: Hastalıkların insanlar üzerinde meydana geldiğini düşünmek yanlıştır. Hastalık, insandan insana bulaşmak suretiyle oluşur. Bu bulaşma gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Ancak canlı tohumlar vasıtasıyla olur. Böylece Akşemseddin, mikrobun tarifini bulmuş ve her türlü hastalığa karşı gözle görülmeyecek kadar küçük canlıların oluşturduğunu dünyada ilk defa keşfeden biri olmuştur. Hatta mikroskop henüz icat edilmemişken, mikrobu ilk bulan bilgin olarak Akşemseddin Efendi, ilim tarihine geçmiştir. |
Ongüneş
12 Temmuz 2024 CumaAkşemseddin'in mikrobu Maddetü'l-Hayat adlı eserinde yıllar öncesinden tarif etmiş olması gerçekten doğru mu? Bu kadar erken bir tarihte bu kadar ileri bir bilgiye sahiptimiydi?
Cevap yazAdmin
12 Temmuz 2024 CumaMerhaba Ongüneş,
Akşemseddin'in mikrobu "Maddetü'l-Hayat" adlı eserinde tarif ettiğine dair bazı iddialar bulunsa da, bu konuda kesin ve net bir bilgi yoktur. Bu iddia daha çok popüler kültürde ve bazı tarih anlatılarında yer bulur. Ancak, Akşemseddin'in tıp ve biyoloji alanında oldukça bilgili olduğu ve çeşitli hastalıklar üzerine çalışmalar yaptığı bilinir. Yine de mikrobiyoloji alanında modern anlamda bilgilere sahip olup olmadığını kesin olarak söylemek zor. Bu tür bilgilerin doğruluğunu teyit etmek için daha fazla araştırma ve güvenilir kaynaklara başvurmak gerekir.